Günümüzde okullarda kanlı para denilen bir oyun oynanıyor. Hatta iki gün önce kızım eve geldi ve arkadaşlarıyla bu oyunu oynadığını bana detaylı bir şekilde anlattı. Anladığım kadarıyla oyunun başlangıçları pek de hüzünlü değil. Ancak sonunda kaybettiğinizde elinizi yumrukla masaya koyarsınız ve diğer oyuncular parayı elinize atarlar. Eklem bölgelerinin özel olarak hedeflendiği bir oyun, kan akana kadar devam eder.
Hatta bazı çocuklar bu paranın etrafına iğneler yaparak oyunu daha da tehlikeli hale getiriyorlar.
Neyse ki duyduğumda beni çok kızdıran bu oyunun sınıflarda oynandığını öğretmenler gördü ve yönetim bu konuda hızla önlem aldı.
Ancak artık fark edilmeyen ve önlem alınmayan okullar çoğunluktadır muhtemelen.
Ben savaş oyunları ya da kan döken diğer oyunların sanal ortamda oynanmasına karşıyken, bu ve benzeri kan döken oyunların gerçek hayatta oynanması beni gerçekten üzdü.
İşin sadece manevi tarafı değil, fizyolojik ve biyolojik tarafı da oldukça dikkat çekicidir. Çünkü eklem kemikleri özellikle büyüme döneminde son derece hassas ve değerlidir, üstelik para üzerinde pek çok mikrop ve bakteri taşır. Yazdığımız şey bu tür oyunların bu mikropların çocuklarımıza kan yoluyla ulaşmasını oldukça mümkün kıldığıdır.
Psikolojik yönüne gelince, sizce de bu kan dökme aşkı biraz korkutucu değil mi?
Hatırlayacağınız gibi benim çocukluğumda kan kardeşliği diye bir akım vardı. O zaman bile sağduyumu kullanarak böyle bir şeyin son derece sağlıksız olduğunu düşündüm ve kan kardeşliği meselesiyle hiç ilgilenmedim. Ama sonuçta kan dökme niyeti bile kardeşlik duygusuydu. Yani altta yatan sebep oldukça masumdu.
Yine hatırlarsanız en tehlikeli oyunumuz uzun eşekti. 5-6 kişilik bir uçak oluşturup arkamıza yaslanıp rakip oyuncuların sırtımıza atlamasını bekliyorduk. Şimdi düşününce, bu oyunu nasıl oynadığıma bile şaşırıyorum. Bir anda omurganıza kaç kiloluk bir yükün bindiğini düşünün.
Bir nesil boyunca hep birlikte felçli kalmamış olmamız iyi bir şey.
Ama alt psikolojisine baktığımızda son derece saf bir oyunla çocukluğumuzu paylaşmışız.
Yakartop, seksek, saklambaç, hepsi organik ve gerçek oyunlardı. Neşeli kahkahalarımızı, nefes darlığımızı hatırlıyorum ve o gülen gözleri özlüyorum.
Ateş yakıp etrafında gitarla müzik söyledik, sonra o ateşte patates pişirdik, evden aldığımız birkaç malzemeyle piknik yaptık,
Arkadaşlarımla köy yollarında bisiklet sürüyorum…
O zamanlar sokaklar daha güvenliydi. Bütün sokaklar bizimdi ve biz sokaklarda daha özgürdük.
Artık her köşenin tehlikeli olduğunu, en güvendiğimiz okulların bile neredeyse güvenli olmadığını, öğretmenlerin zorunluluktan dolayı her zaman gergin ve her zaman tedbirli olduklarını görüyorum.
Bizim gibi bir neslin çocukları nasıl bu kadar sanallaştı ve kan dökmeye bu kadar meraklı oldu?
Gerçi nasıl olmazdı…
Ne yazık ki gözlerimizi ekrana çevirdiğimizde savaş, kan ve silah sahneleri burnumuzun dibinde oluyor.
Oyunlar bile kan dökmek içindir
Bu kadar kan yeterli değil mi?
Emek verilerek biriktirilen peçete ve pul koleksiyonları
Yazışmaların gerçekleştiği gerçek ve sıcak bir dünya umuduyla.
Ama elbette sadece umut etmekle kalmayıp, görevlerimizi de yerine getirmeliyiz. Onlar bizim çocuklarımızdır, geleceği şekillendirecekler.
Gün içinde oynadıkları oyunlara, arkadaşlıklarına, yaptıklarına dikkat edelim.
Çocuklarımıza sevgiyle, şefkatle, anlayışla yaklaşalım.
Tacizin ve her türlü uyuşturucunun kol gezdiği bir dünyada bugün bahsettiğim konu muhtemelen küçük bir konu olacak ama sonuçlarının göz ardı edilemeyecek kadar önemli olduğunu düşünüyorum.
Bu uyarıyı özellikle ilkokul ve ortaokul çağındaki çocuklarımız için yapıyorum.
Lütfen çocuklarınıza bugün okuldan geldiklerinde bu oyunu oynayıp oynamadıklarını sorun ve ellerini kontrol edin.
instagram
Facebook
Bu makalede öne sürülen fikir ve yaklaşımlar tamamen yazarların orijinal niyetleridir ve Onedio’nun yayın politikalarını yansıtmayabilir. ©Onedio
haber-ergani.xyz